Hı hı… Maalesef öyle. Öğretmenlerinizin büyük çoğunluğu hala Ömer Seyfettin’in veya Kemalettin Tuğçu’nun büyük çocuk yazarı; İskender Pala’nın ya da Nermin Bezmen’in kallavi bir yetişkin yazıncısı olduğunu sanır. Öyle ya üniversitedeki eğitimci(!) hocası, derse Atay’ın Tutanamayanlar’ı ile girip Proust’un Kayıp Zamanın İzinde’yle devam edip Joyce’nin Ulysses’i ile bitirmemiş ya! Kimi zaman dersi slayta tıkıştırdığı notları okuyarak anlatmış kiminde alltan aldırttığı dersi geçirmek için kitabını sattırmış kiminde de kopya çekilmesini engel olacak etik değerleri senin öğretmenine veremediği için kopya ile diploma bile alınmasına neden olmuştur çocuk! Çok mu feci? Sen daha dur: Peki çoğu öğretmenin, Çocuk psikolojisi, Çocuk Sosyolojisi, Çocuk Algısı, Çocuk Düşünüşü, vb. bilmediğini biliyor musun? … Seni tanımayan bir öğretmen seni nasıl anlayıp sana ne dönüt verecek çocuk? Susla mı? Artı eksi ile mi? Not korkusu ile mi? Sert bir bakışla mı? Seni sınıfın arkasına atarak atıla ayrılacaklar listesinde bekleterek mi? … Peki sen, öğretmenin senin hangi kitabı seveceğine bilmemesine ne diyeceksin çocuk? Puntosunu, Resimlendirilmesini, Sözdizimini, Ben dilini, Bakışını, Ruhunu, … Sence Küçük Prensi okumayan bir öğretmen seni anlayabilir mi çocuk? … Belki de seni mutsuz eden koca koca amcaların senin ne olduğundan habersiz hazırladıkları ders kitaplarını, öğretmenlerinin sanki birer Rodari kelamıymış gibi hunharca işlemeleridir. Nedersin? … Halbuki Çocuk, Tanısalardı bilirlerdi seni. Kitabını; düşten, yaratıcılıktan, renklilikten, ilginden, hoşunuşundan yaparlardı. … Ayrıca senin daha üç yaşındayken zaten dil bilgisini bildiğini, doğaya/çevrene merak saldığını, eleştirel ve gerçekçi olduğunu, yaratıcı olduğunu bilmediklerini de biliyor musun? … Çocuk, kendini koru! Tanımıyorlar seni. Renksizleştirirler. Ve Sonuç : Yetişkinin minyatürü olmuş bir beden! … Eyvah! … Hadi uyu çocuk, yarın sıkıcı bir okul seni bekliyor. Belki rüyanda Momo’yu görürsün… Bir nebze…
Aydın MERAL
16 Şubat 2017