Ve ayrıca öğretimi de baltalayan bir eylemdir.
Malumunuz yazının ilk prototiplerinin kullanılmaya başlanmasından beri 5000 yıl geçti. O zamanlar yazı değerliydi. Yani yazının kendisi değerliydi yoksa o dönemde kayıt altına alınan içeriklerin bir kısmı şimdiki bakkal defterinden daha değerli değildi.
O günden itibaren şekil ve işlev değiştiren yazı günümüze sesi yazıya çeviren teknolojilere kadar geldi.
…
Yine malumunuz bilgi bir dönem çooook değerliydi. İnsanlar, bir bilgi öğrenmek ya da sadece bir kitap okumak için seyyah bile oluyorlardı. Çölde bedeviye dönerken, Amazon’da ahmak ıslatan yağmuruna bile tutulduğu olmuştur.
Bilginin varlığı ve kayıt altına alınması yüksek bir statü değeri kazandırmış ve güç bu erklerde toplanmıştı.
Gel zaman git zaman bilginin miktarı ve yayılımı zıvanadan çıktı. Bilginin tamamına yetişmek; imkansız ve gereksiz olmaya başladı. Bunun üzerine mantıklı düşünmeye devam eden insan toplulukları, gerekli bilgiliyi gerekli yerde ve gerekli zamanda almak için önce kütüphaneler sonra da sanal veri tabanları oluşturdular.
Mesela ülkenin en doğusundaki yerlerden biri olan Çukurcalı ilkokul öğrencisi Baran, taş evin tavanından geçen kertenkelenin ne olduğunu anlamak için babasından akıllı telefonun isteyip araştırma yapabilir. Şayet ilgisine dönükse ileride bir biyolog olmaya karar verebilir.
Gibi gibi.
Fakat bizde iş öyle gitmiyor. Baran ortaokuldan başlayan bilgi yükleme, lisenin ikinci haftasından başlar ve üniversite kapısına kadar devam eder. Sekiz yıl boyunca bezen Baran’ın artık hemen hiçbir akademik alana ilgisi kalmaz. Vize final derken elinde bir diplomayla niteliksizler ordusuna katılır. Öylesine biyolojiye gidenlerse KPSS kuyruğunda beklerken tavandaki kertenlenin bilmem kaçıncı torunu aynı tavanda turluyordur. Baran’ın kardeşi daha iki yaşında olmasına rağmen kafasını telefondan kaldırmayın kırk yaşındaki bir kentliden farkı yoktur.
…
İşte seviye sınıfları da burada devreye giriyor. TEOG ve YGS/LYS gibi merkezi sınavlarda özellikle idarecilerin ve eğitimselliği kavrayamayan kimi öğretmenlerin savunduğu “şu öğrencileri seviye sınıfı yapalım, seneye derece yapalım” savı öğrencilerin zaten hırs, bencil ve stresli geçen okul yaşamının daha da robotik (ama çok az işi robot gibi başarılı yapar) hale getiriyor. Bu süreçten sonra, öğrencilerin kitlesel test paunları artmadığı gibi daha önceden hasbelkader oluşan sınıf ikliminden çıkıp birbirini geçmeye çalışan düşman kuvvetlerine dönüşmesi ve sürecin sonunda kendisi dışında kimseyi düşünmeyen bireylere dönüşmektedir.
Üst sınıflarda durum bu iken alt sınıflarda ise öğretim ö’sü bile yapılamazken eğitim çoktan uğramayamaz olur.
Sonuç: Yıl sonu elde edilmesi gerekenden daha az bir kitlesel başarı ortalaması ve arkadaşlık bağı onarılmaz binlerce insan.
Son dönemde idarecilerin eğitim müdürlüklerine yaranmak için yapmaya başladıkları bu eylemlerin unutturduğu durumsa tüm bu çocukların bütün toplumun çocukları olduğu, onların salt ezber bilgilerle sınıflatmak ve yarıştırmanın ilerleyen yıllarda toplumsal yıkımlar getireceğidir.
Çocukların kimyasıyla oynamasak iyi ederiz.
Eğitimde yöntemsel ve içeriksel salaşlık çerçeve programlarda işe yarar.
Kalın her ne şekilde mutlu olacaksanız ama bizi rahatsız etmeyin.
Aydın MERAL
2 Haziran 2017