Çin’de Ming Hanedanlığı
1279 yılında, Moğollar, Çin İmparatorluğu’nu yıldırım hızıyla fethettikten sonra, Çin Song Hanedanı’nm yerine geçtiler. Bugünkü Pekin şehrinin yakınlarındaki Dadu’yu başkent yaptılar ve bu imparatorluğu da zaten çok geniş olan topraklarına kattılar. Onların amansız hâkimiyetleri 14. yüzyılın ortalarından itibaren sarsılmaya başlamıştı: Bir milli direniş teşkilatlanmıştı. 1368 yılında Moğollar Çin’den kovuldular ve yerlerini yeni bir hanedana, Mingler’e bıraktılar. Bu hanedanın hüküm sürdüğü 276 yıl boyunca on altı imparator birbirini izleyerek tahta geçti ve klasik gelenekleriyle yoğrulmuş bir düzeni yaratabilmek amacıyla birbirleriyle yarıştı. Bu sürenin birbirine eş üç evreye ayrıldığım kabul etmek yerinde olur.
Ming Hanedam’nm ilk yüzyılında, tarıma dayalı, ciddi, merkeze bağlı bir devlet sistemi kurulmuştu. Bu hanedanın kurucusu Hongwu (1368-1398) ülkeyi yeniden inşa etti ve bir yeniden ağaçlandırma politikasını benimsedi. Zhenghe (1405-1433) güçlü silah gemileri (“haichuan”lan) yaptırmayı görev edindi. Bu güçlü gemiler 600 kişi taşıyabiliyorlardı. Çin’in, İran Körfezi’ndeki, Doğu Afrika’daki limanlarla elverişli diplomatik ve ticari ilişkiler kurmasını sağlamışlardı. Böylece imparatorluk okyanuslara hükmedebilen bir “süper güç” haline gelmişti. İmparator Yongle (1402-1424) hükümdarlığının sonlarına doğru Pekin’i başkent düzeyine yükseltti. Büyük Kanal’ın onarımının uzun sürmesi yönetimin ve saray erkânının Nankin’den, Pekin’e taşınmasını açıklıyor. Yeni başkent, Büyük Kanal’ın birleştiği kuzeydeki buğday ekilen topraklar ile güneyin pirinç havzasını birbiriyle birleştiren bir muazzam sistemin merkezi gibiydi. İmparatorluk, yönetimi tek elde ciddi bir biçimde birleştirdiği için bölünme teşebbüslerine karşı uyarılmıştı, ikinci Ming yüzyılında (1450-1550) bu mutlakıyet iç rekabete ve dış saldırılara karşı koymak zorunda kalmıştı. Üçüncü Ming yüzyılında (1550-1644) kısa süren bir düzelme döneminden sonra bozulma, düşüş başladı. 1644 yılında Pekin zapt edildi ve son imparatorun intihan Ming Hanedam’nm sona erişini hızlandırdı. Yönetimin yeni sahipleri Mançu kökenliydi ve Çing Hanedanı adını aldı (1644-1911). Göçebe kökenliydiler, yüzyıllardan beri kuzeydoğuda da bir yere yerleşmemişlerdi. Kendilerine karşı son direnişleri de yok ettikten sonra Çin uygarlığına uyum göstermeye karar verdiler.
“On Üç Ming Mezarı”
1409 yılından itibaren Pekin yakınlarında 40 kilometrekarelik bir alana inşa edilmeye başlandı. Mozoleler, “Kutsal Yol” adı verilen bir kıvrımlı eksenin çevresine yerleştirilmiştir. 6 kilometreden uzun olan bu yol toprak falcıları tarafından çizilmiştir. 1SS0 yılında yapılmış olan beyaz mermer zafer takını geçtikten sonra kutsal bir bölgeye girilir. Karşılaşılan ilk engel 142S yılında yapılmış olan kırmızı bir kapıdır. Bir dikilitaş bu kapının hükümdar tabutlarının geçmesi için yapıldığım belirtir. Salonların yanlarındaki satanlarda matem elbiseleri giyilebilir. Daha ileride her biri birer anıt olan 36 heykel bir yol boyunca dizilmiştir: Bunlar bakan, general, yönetici olan on iki kişi ile gerçek ve mitolojik hayvanların heykelleridir. Her yeraltı mezarlığının kendini çevreleyen ayrı duvarları vardır. Hepsinin planı aynıdır: Orada gömülü olanın kişiliğini belirleyen mezar taşının bulunduğu bir yapı, üçlü bir köprü, dua salonlarının bir arada olduğu yer, sunak yeri ve nihayet mezarın bulunduğu yeraltı sarayını koruyan tûmülüs. Bazı binalar çok etkileyiciydi. Yongle mezarının dua salonunun cephesinin uzunluğu 66 metreden fazladır. Çatısını 60 sütun tutmaktadır. Sütunların boyu 14 metredir. 1412 yılında inşa edilmiştir ve bozulmadan günümüze gelmiştir.