Kölelik Ve Köleliğin Kaldırılması
Güney eyaletleri oldukça büyük miktarda pamuk üretiyor ve bunları bir tekstil sanayü merkezi durumuna gelen Kuzey eyaletlerine olduğu kadar Avrupa’ya da -özellikle
İngiltere’ye- satıyordu. Birleşik Devletler, bir tarım ülkesi olmaktan çıkmıştı. Ekonomik bunalımlar onları 19. yüzyılın en büyük sanayi güçlerinden biri haline getirdi (özellikle Philadelphia ile Boston arası ve Atlas Okyanusu’ndan Apalaş Dağları’na kadar olan bölgeler). Bununla birlikte, ölümcül bir tehdit birlik üzerinde ağırlığını hissettiriyordu. Siyahların köleliği -utanılarak söylenen “özel kurum”- Güney’in gelişmesine temel oluşturuyordu. Sanki, Alabama’nın, Texas’m veya Louisiana’mn geniş taran işletmelerini yalnızca hizmet altında tutulan siyahlar işletebilirdi! Ülke dışından köle getirmek 1808’den beri yasaklanmışta ama siyah nüfus bulunduğu yerde çoğaldı. 1790’da 750.000 olan sayılan 1860’ta 4.5 milyona ulaştı ve bunların % 90’ı Güney’de yaşıyordu. Siyahlar alınan, satılan, kâr getiren bir maldı. Siyah aileler, mal sahiplerinin aç gözlüğünü doyurmak için parçalandı. Köleler sığırlarla bir tutuldu.
Gözü pek insanlar bu yaşam biçimini reddediyordu. Bir insanın, başka bir insana köle olmasına tahammül edemiyorlardı. Tüm bireylerin eşitliğinin toplumun temelim oluşturması gerektiği inancını bütün güçleri ile haykırıyorlardı. Köleliğin kaldırılması için mücadele veriyorlardı. Kuzey’de, özellikle Boston’da 1831 yılında William Lloyd Garrison adaletsizliğe karşı savaş sözü veren “The Liberator” adında haftalık bir dergi çıkardı. Ülke giderek köleliğin kaldırılmasından yana olanlarla, köleliği destekleyenler arasında ikiye bölündü. Köleler kaçarak, özgür oldukları Kanada topraklarına ulaşmaya çalıştılar. Beyazlar onlara yardım ediyordu. Acaba, kanunlar kaçışı ve kaçışı kolaylaştıranları cezalandırmalı mıydı? Eyaletler köleliği sürdürmeli miydi yoksa zorla da olsa kaldırmalı mıydı? Politikacılar ülkeyi meşgul eden ve ikiye bölen bu sorun karşısında nasıl bir tutum izlemeliydi? ABD, çarpıcı bir ekonomik atılım gerçekleştirdiği sırada, iç savaşla sonuçlanacak olan tarihinin en ağır bunalımım yaşıyordu.
Kölelik
Virginia’dan Florida’ya, Carolina’dan Texas’a Güney devletleri kölelerin işçiliği olmaksızın isletmelerinin batacağına inanıyorlardı. Kölelikten yana olan 15 eyalette yaşayan 8 milyon beyaz için, 4 milyon değerli ve kârlı bir mal varlığıydı. 1850 sayımına göre bunların çoğu pamuk isletmelerinde, geri kalanları ise tütün, şekerkamışı, pirinç veya kenevir işletmelerinde olmak üzere 2.5 milyonu tarım alanında çalışıyordu. Tarlalarda ekim işi yapanların yanı sıra hizmetçilik, zanaatçılık, tamircilik, bahçıvanlık, demircilik, terzilik yapan siyahlar da vardı. Yaklaşık 250.000’i bir yasayla özgürlüğüne kavuşsa da bu yasa kısıtlı haklar tanıyordu ve onları yakalayıp köle pazarlarında satmaktan çekinmeyen tüccarların önüne atıyordu. Kuşkusuz köleliği Amerikalılar icat etmemişti ama 1860 yılında kölelik tüm dünyada geriliyordu. Güneyliler “siyahların, beyazların yardımı olmaksızın yaşayamayacak aşağılık yaratıklar olduğunu” söyleyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyordu.
Zenci Ticareti
ABD de 1808 yılında ticaretin yasaklanmasından önce siyah köleler acınacak şartlarda j hayvanlar gibi istiflenerek gemilerle Afrika’dan Amerika’ya getiriliyordu. Birçoğu yolculuk sırasında hayatını kaybediyordu. 1808’den sonra ülke dışından köle getirilmediği için eyaletler köle yetiştirmeye ve çiftçilere çocuklarla ana babalan birlikte veya ayn ayrı satmaya başladılar. Yürekleri parçalayan bu sahneler görenleri derinden etkiledi ve köleliğin kaldırılması için başlayan hareketi kuvvetlendirdi. O zamandan beri çok sayıda Amerikalı ülkelerinin böyle bir sistemi nasıl desteklediğini veya Güneyli toplumun değişime uğraması gereğini düşünüyor. Yukarıdaki afiş, Charleston’da köle satışını bildiriyor. İlana göre kölelerin sağlık durumunun korunması için tüm tedbirler alınmış.